HATAY MİLLETVEKİLİ NERMİN YILDIRIM KARA: DEPREM BÖLGESİ İÇİN MÜCBİR SEBEP HALİNİN BİTİŞ TARİHİ YENİDEN BELİRLENMELİDİR

HATAY MİLLETVEKİLİ NERMİN YILDIRIM KARA: DEPREM BÖLGESİ İÇİN MÜCBİR SEBEP HALİNİN BİTİŞ TARİHİ YENİDEN BELİRLENMELİDİR

6 Şubat depremlerinin toplamda 11 ilde en az 14,5 milyon yurttaşı doğrudan etkilediğini dile getiren Yıldırım Kara “Deprem bölgesindeki işverenlerin, esnafların ve mali müşavirlerin yaşadığı mağduriyetler her gün katlanarak artmaktadır. Binlerce kişinin iş yeri ve evleri yıkılmış, hâlâ yurttaşların ikamet sorunu devam etmektedir. Hal böyle iken maalesef ticari ve ekonomik hayatın ise kısa sürede canlanması mümkün değildir.” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre deprem bölgesinde yaklaşık 817 bin faal mükellef bulunduğunu ifade eden Hatay milletvekili sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem bölgesinde bilindiği üzere 31 Temmuz 2023 tarihine kadar mücbir sebep ilan edilmiş ve bölgedeki mükelleflerin vergi yükümlülükleri ertelenmişti. Bu dönemde verilmesi gereken beyan ve bildirimler 15.08.2023 Salı gününe kadar verilebilecek, tahakkuk eden vergiler, ceza ve gecikme faizleri ise 31.08.2023 Perşembe günü sonuna kadar ödenebilecektir. Lakin bölgede hem işveren ve esnaflar hem de mali müşavirler için hatırı sayılır bir gelişme yaşanmamışken bu tarihler makul gözükmemektedir. Hala enkaz kaldırma çalışmaları bölgelerde devam etmekte ve muhasebe bürolarının da düzgün ve sağlıklı çalışma koşulları bulunmamaktadır. Bu sebeple mücbir sebep halinin makul olacak şekilde yeniden belirlenmesi, beyan ve bildirimlerin de mücbir sebep halinin sonlanmasına müteakip en az 2 aylık süre içerisinde verilmesi gereklidir.”

HATAY İÇİN BÖLGESEL MALİ MUAFİYET GEREKLİDİR

Depremin en çok etkilediği Hatay’da, yıkımın büyüklüğü düşünüldüğünde uzatmaların da yeterli olamayacağını vurgulayan Yıldırım Kara, “Hatay şehrimizde yıkılmış ve ağır hasarlı toplamda 231.377 konut ve köy evi bulunurken toplam yıkım içindeki payı %38,56’dır. Bu rakamlar depremin şehrimiz için ne kadar yıkıcı olduğunu gözler önüne sermektedir. Mali müşavirler de diğer yurttaşlarımız gibi bu felaketten oldukça etkilenmiştir. Hatay ayrıca depremden en çok etkilenen 4 il (Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman) arasında serbest mali müşavir başına ortalama en çok mükellef düşen şehirdir. 2022 yılının verilerine göre, Hatay’da kurumlar vergisi ve gelir vergisi mükellefi 45.981 olmakla beraber serbest mali müşavir sayısı 563’tür. Yani mali müşavir başına ortalama 81,67 mükellef düşmektedir. Bu kadar zor şartlar altında mücbir sebebin bitiş tarihi yeni mağduriyetler doğuracaktır ve ister istemez aksamalara sebep olacaktır. En azından Hatay için bölgesel muafiyet düşünülmelidir.” dedi.

HEM İŞVEREN VE ESNAF HEM DE MALİ MÜŞAVİRLER İÇİN ÇÖZÜM ODAKLI DAVRANILMALI

Mücbir sebep tarihinin dolmasının yanı sıra başka birçok önemli düzenleme gerektiğini belirten Nermin Yıldırım Kara, “Burada hükümete düşen deprem bölgesinin toparlanabilmesi için çözüm odaklı olmak ve bazı istisnalar sağlamaktır. Öncelikle Vergi Usul Kanunu’nun “Verginin Terkini” başlıklı 115. Maddesinin tatbiki ivedi şekilde gereklidir. Zarar derecesi oldukça büyüktür ve tahkikatlar bir an önce yapılmalıdır. 7440 sayılı kanun gereğince zayi belgesi verilmesi hususunda il ve ilçe idare kurullarına yetkiler verilmiştir. Maalesef sahada bu konuda deneyim eksikliği olduğu için aksaklıklar yaşanmaktadır. Bundan dolayı Gelir İdaresi Başkanlığınca ve ilgili kurumlarca belirlenecek bir zayi belgesi formatı şarttır. Bu belirlenen format İçişleri Bakanlığı yoluyla ilgili mülki idareler gönderilmelidir. Ayrıca 7440 sayılı kanuna ilişkin başvuru ve ödeme süreleri yine deprem bölgesi için uzatılmalıdır. E- Fatura ve e-defter sistemlerine geçiş için uygulanan zorunluluk da en az bir dönem ertelenmelidir. İade ve mahsup işlemleri de tamamen durma noktasına gelmiştir, vergi daireleri olabildiğince ivedi şekilde faaliyete başlamalıdır.” dedi.

Deprem bölgesinin özel bir statüde görülmesi gerektiğini ve bölgedeki mali müşavirlerin haklı talepleri olduğunu tekrar vurgulayan Hatay milletvekili, “Depremin yıkıcı etkisi mali müşavirler üzerinde toplumsal, ekonomik ve mesleki baskılar yaratmıştır. Bundan dolayı kasıt olmaksızın hatalı işlemler de meydana gelmektedir ve bu oldukça doğaldır. Bunu bir örnekle açmamız mümkündür. 6 Şubat 2023 tarihinden sonra mükellefiyet tesis eden bir mükellef için mücbir sebep kapsamında düşünerek, bir mali müşavir arkadaşımız beyan ve bildirimleri süresinde teslim etmemiştir. Bir kasıt olmadığı açıktır ve bu gibi hatalar yetkililerce tekrar değerlendirilmelidir. Depremde vefat eden gerçek kişi varisleri adına yeni açılan mükellefiyetlerde geçmişe yönelik beyan ve bildirimler nedeniyle cezalı duruma düşme söz konusudur. Burada bir suç ve kusur bulunmamaktadır ve ortaya çıkan mağduriyet giderilmelidir. Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamelerinin bir ayağı mücbir sebep kapsamında diğer ayağı ise kapsam dışı bırakılmıştır. Şubelerin SGK açısından kapsam dışı bırakılması gibi durumlar yine birçok mükellef için karışıklığa sebep olmuştur. Bundan dolayı cezalı duruma düşen yine birçok mükellef mevcuttur. Beyanname ve bildirge yönünden GİB ve SGK’ın ortak bir düzenleme yapması zorunluluktur. Maalesef depremle birlikte bu illerimizde bulunan Mali Müşavir ofislerinin yaklaşık %95’i de yıkılmış durumdadır. Ofisler içerisindeki bilgi sistemleri ve belgeler zayi olmuştur. Bundan dolayı SGK açısından mücbir sebep tarihi değiştirilmeli ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen mücbir sebep tarihi ile eşgüdümlü olmalıdır.” dedi.